Ya çıkarların ardına gizlenmiştir gerçeklik ya da arzuyla şekil değiştirmiştir, ama asla bize asıl haliyle görünmemiştir!
Bu yüzdendir; bizi mutlu eden insanlara minnet duyalım; onlar ruhumuza çiçek açtıran sevimli bahçıvanlardır.
Ama fesat ya da sadece kayıtsız kadınlara, bizi üzen zalim dostlara daha da çok minnet duyalım.
Onlar şimdi tanınmaz enkazlarla kaplı kalbimizi kasıp kavurmuş, ağaçların gövdelerini kökleyip
narin dallarını parçalamış, ama tahripkar bir rüzgar misali, aynı zamanda hasadı belirsiz;
iyi tohumlar da ekmişlerdir...
Duygu getirdiklerini keyfince alıp götüremez; neşeden daha yüce olan keder çoğunlukla kalıcıdır.
Bir gece önce bizi yücelten, hayatımızı bir bütün olarak, bütün gerçekliğiyle, basiretli ve samimi bir merhametle görmemizi sağlayan mutluluk sebebini ertesi gece unutuveririz.
Rüzgar bu düşler enkazının, solup gitmiş mutluluk talaşlarının ortasında iyi tohumu, gözyaşı selinin altına ekmiştir, ama gözyaşları o kadar çabuk kurur ki, tohum; yeşermeye fırsat bulamaz...
Yarın, yarından sonra bir yarın, bir yarın daha
Sürüp gidiyor günden güne küçük adımlarla;
Geçmiş günlerimizse nice sersemlere ışık tutmuş,
Ölüm yolunda toz toprak olmazdan önce,
Sön, Cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki:
Yürüyen bir gölge,bir zavallı kukla bu sahnede;
Bir saat boy gösterip boyun kırıp gidecek!
Bir daha da duyulmayacak artık sesi.
Bir aptalın anlattığı bir masal bu:
Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.
SHAKESPEARE, Macbeth
Heyhat! Bizi besleyecek olan ekmek acıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder