Hemen hemen hiç susmuyor, garip hareketlerle -sanki çok mühim, çok gizli bir şeyler yapıyormuş gibi- çevrelerini adımlıyor, işleri olmayan, kendilerini zerre ilgilendirmeyen her şeyi karıştırıp kurcalıyor, sonra ansızın bağırıp çağırmaya, kuduz köpekler gibi sağa sola saldırmaya başlıyorlar. (Ve ben korkuyorum.)
Sağlıklarının kötü olduğunu söylüyorlar hep ya da hep şikayetçiler bir şeylerden. Kimseyi anlamıyorlar çünkü kimseyi dinlemiyorlar, ama herkes kendilerini dinlesin, anlasın istiyorlar.
Artık kimse bir başkasına karşı duygulu, saygılı, merhametli değil. Kayıtsız bakıyorlar karşılaştıkları her olaya, her dakika değişen gündeme. Aslında ben de acımıyorum insanlara ya da en azından çevremdeki insanlara. Çünkü hepsi beceriksizce rol yapıyor bu insanların, bir oyunun içerisindeler sanki.
Bütün gözlerde bir ürkeklik, güvensizlik, aidiyet eksikliği okuyorum. Sürekli konuşuyor bu cesur ama korkak gözler, ve bu ürkek seslerin sahipleri, yenilmişliklerini, mağlubiyetlerini gizleyemiyorlar yine de.
Gözlerinden, seslerinin tonundan, nereye koyacaklarını bilmedikleri ellerinin hareketlerinden, her şeyden okunuyor yenilgiyi kabullenmişlikleri.
Benim bazı katı gerçekleri kabullenemeyişim gibi, yenilgilerini görmezden gelebiliyor bu insanlar.
Ve belki de böylece hayatta kalabiliyorlar...
Çok haklısın.. Kimse kendi gücünün ve değerinin farkında değil aslında bizler kendimiz gibi olursak bu dayatılan sistemin kulu olmasak bir şeyleri değistirebilirdik bizi rahatsız eden içten içe yiyip bitiren her şeyi..Ondan sonra da ne oluyor elini kolunu ne yapacağını bilmeyen zayıf ruhlu hassas insanlar oluyor kendini yetersiz bulan ve sürekli yeterli olmak için çabalayan mutlu olacağına inanan insancıklar doğuyor. Asla yermek peşinde değilim bu bataklığın içine bende girdim kimi zaman batıyor kimi zaman sa o bataklıktan çıkmayı başarabiliyorum ..Umarım herkes gerçek değerini bilir ve bunu etrafının belirlemeyeceğini anlar..Çok daha güçlü olabiliriz ..
YanıtlaSil